şiddetim arşa dayandı

Çöpçüler ayazı süpürüyor, fırıncılar üçe beşe katlanan ekmeği büyütüyorlardı ellerinde, insan bir yere gelince keder azalıyor sanıyor, oysa kederin ne hayatla ne de yaşamakla ilgisi var. Hayat büyük bir yanılgıdan ibarettir.

Adam silahı doğrulttuğunda, kurşun yemiş olmanın tecrübesiyle gözlerimi bile kırpmadım, daha kötü ne olabilir ki dedim, oldu. Şu kara çocukla beni makamına, huzuruna çağırıp, bağırdı çağırdı, bu işler böyle, sen sen sen dedi, ayakta bekletti, vurdu, savurdu, uçurdu, bunu tarih unutmasın. Hep sevgiyi büyütecek değiliz ya, bu kini büyütmek istiyorum, büyütemem. Rahat adam nefes alamıyor, üç nefeslik ömrünü de alamıyor, keyif de, insanlık da, alamıyor üstüne alamıyor. Silahının ucunu doğrulttuğunda, darağacında tebessüm eden şu çocuk gibi gülümsemiştim, kurşunu önce gülüşüme sonra beynime geldi. Vuruldum.

Benim adım insanların hizasına yazılmış sanmıştım, yanılmışım. Kuşların kanadı var, konağı göktür, hiç ölmez sanmıştım, yanılmışım. Biraz mutlu olunabilir sanmıştım, yanılmışım. Yaşamak inceciktir ve ip cambazlığından münezzehtir sanmıştım, güler oynar yer içer sevişir ve ölürüz sanmıştım, yanılmışım. Daha yanılmam sanmıştım, yanılmışım.

Sabah herkesten erken uyanıp balkonda bir çıra yaktım, yanılmışım. Herkesten erken diye bir şey var sanmıştım, yanılmışım. Güneşi selamlamak için göğe baktığımda, işe gitmek için ayazda evimden çıkarken, pul için yine yine nedamet getirirken, yanılmışım.

Kuş da ölmez, insan da ateş etmez diye inanmıştım, yanılmışım. Çöl şehrinde bir vaha kurarım sanmıştım, yanılmışım. Ayın dünya etrafındaki turu beni ırgalamaz sanmıştım, yanılmışım. Göğsüm genişleyince içindeki mahşer de diner sanmıştım, yanılmışım. Yanılmam artık sanmıştım, yanılmışım.

Şiddetim arşa dayandı.

Şiddetim arşa dayandı.

Şiddetim arşa dayandı.