Sobanın arkasına kıvrılmıştım, dizlerimi karnıma çektim, ellerimi bağladım, duvara baktım. Zaman onar onar atlıyordu, duvardaki resimler değişti, önce bir gazete kağıdı, sonra insan resimleri, ben orada durmuş bekliyordum, zaman iyice hızlandı. Babam geldi sobayı söktü, annem kurumlarını döktü. Ninem yumurta pişirdi, ara sıra eve kedi girdi çıktı girdi. Ben orada uzanmış duvardaki değişen resimlere bakıyordum.
Bu gece bir düş gördüm, düş görmediğim bir gecenin düşü. Bu düş öyle bir düştü ki, düşümde düştüm sanki. Bir el kalbimin üstüne bastırıyor, kalbim atsın diye çığlık atarak vuruyordu, elleri kan revam içinde ama kalbim atmıyordu. Düş bu ya, kalp atmıyor ama damarlarımda kan var.
Saate doğru kaldırdım gözümü, kıvrıldığım yerde yosun sarmış etrafımı, bir karınca ailesi yuva yapmış kolumun altına, kışlıklarını dizmişler, şarkı söylüyorlar dilinde, bir örümcek ağ çekmiş üstüme, orada yoğum diye yeminler ediyor, gelen geçen şaşkın sinekleri sarıp sarmalıyor.
Düşümden uyandığımda yanımda yatan bir kadın gördüm, güzel bir kadındı, küt saçlı, sivri çeneli, ip incecik bir kadın, sessizce uyuyordu, bu da düştür diye düşünüp gözlerimi kapadım, bir müddet daha uyumuşum.
Bir aralık yeniden uyandım, baktım ki ninemin yaptığı yemek soğumuş, kardeşim ağlıyor, niye ağlıyor ki diye bakıyorum, içeride ninemi yıkıyorlar ağbi, ninem öldü, diyor. Kuzenim karşımda, soğuk bir odada bekliyoruz, telefonum çalıyor, polis arıyor, aracınızı yanlış yere park etmişsiniz, ben şu an ağlıyorum, biraz daha yanlış yerde durabilir mi diyorum, aracı çekin sonra ağlarsınız diyor polis, gözlerim ağlamaktan acımış, güzel kadın da orada, gözlerimi yumuyorum, uyumuşum.
Bu sabah gözlerimi o sobalı köşede olduğumdan emin açıyorum, eski bin katlı bir evin zemin katında, az çiçek çok böcek, yan tarafı yaşlı iniltileri ile bir yerde uyanıyorum, yanımda kimse yok, kalkıp aynaya gidiyorum yüzümü yıkamaya, aynada yansımam yok. Öylece bakıyorum ışığı açılmış banyoya, boş aynadan yansıyanlar, düştür bu diyorum, düşmüş.
Kalbime vurmaya devam ediyorlar, artık ümidi kesmiş doktor, yavaş yavaş yavaşlıyor, kalp mi bir tek yaşatan insanı, o durdu diye ölünür mü? Ninemin kalbi atıyordu öldüğünde, demek ki ölmekle alakasız.
Uzağa diye yola çıkıp ötede buldum kendimi,
düşe uyandım, uyanıklığa uyudum. vesaire.